10 Ekim 2014 Cuma

Yetmişinci gün

Bugün daha bir sürü şey olur herhalde de, ben yine de unutmamak için sabah halini yazmak istedim Kurabiye.

Ananen geldi uzun süreliğine, kalıcı olacak burada. Sana, bana bakacak. Babaannen balonlar vermiş eve takalım diye. Halbuki ben şenlikten çok koca bir sınava giriyormuş halindeyim. Geçmiyor endişem, heyecanım, kalbimin küt küt atması. Doluya koyup almama, boşa koyup dolmama durumu gibi. Biberonlar ve pompalar aynı anda nasıl sterilize olacak, sen beslendikten sonra sağma nasıl olacak gibi gibi birçok sorum var kendime göre. Uykular azalıyor haliyle, ama iyi bir yerde, sana hazırlık. Doğumla her şey çok güzel oluyor sanıyordum birilerinin doğum haberini alınca, ama bayağı gerginmiş ilk zamanları sanırım. Ben doğuralı oluyor bayağı da, eve gelişin yeni olacak hepimize. Ördek olacağız tam olarak bir süre. O süreyi kazasız belasız atlatsak çok güzel olacak.


Gelişin ciddiye binince, buzdolabının üzerine astığım sen öncesi listeyi aldım, baktım. Hesap kitap yaptım.  Kendince bir dengesi var diyelim listenin. Ha gerginliğimi azalttı mı listeye bakmak, yo hiç azaltmadı. 

Gelişine bir gün kala oturdum "Etkili Anne Baba" kitabını karıştırdım. Tipik final öncesi son dakika öğrenci psikolojisi. Senelerle unutmuşum bu karın ağrısını, sancıyı, endişeyi. Ne süt liman yaşıyormuşum yarabbim ben, hiç öyle streslerim yokmuş Kurabiye. Şimdiki tutuşma hali hemen hiç yokmuş. "Hayırlısı olsun" mu diyormuşum, "n'olursa olsun" mu diyormuşum bilmiyorum. Ama bu korku geçmiyor şimdilerle Kurabiye.

Utandırma rabbim beni, bizi, diyorum. Sana da sesleniyorum, yardım et bana, bize diyorum. Sakin ol, sakinleştir bizi, alışalım ufak ufak, olur mu. Yoksa çok korkuyor annen, içi dışına çıkacak kadar. Seni evde karşısında gördüğünde far gören hayvana dönecek kadar. Yardım et bana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder