9 Ekim 2014 Perşembe

Altmışsekizinci gün

Bugünün yazısı biraz geçe kaldı. Her şey olsun bitsin de, hepsini bir diyeyim istedim. Oldukça oldu halbuki olanlar da bana inat. Baştan başlayalım.

Evci çıkıyorsun Kurabiye birkaç güne. Bir devir kapanıp bir devir açılıyor başka bir deyişle. Dünkü hezimetimin üstüne bu havadis pek keyiflendirdi sabah sabah beni. N'apmalıyım deyip saçmaca işler buldum kendime yine. Yastık kılıfların olacak kumaşları topladım, terzi amcaya gittim. Anlattım tane tane, "ne zaman alırım amcacım?" dedim. Terzi titizliğindeki zamanlama geldi kendisinden; "Cumartesi bir uğra" dedi. Bir uğra bir bak, nasılım, iyi miyim, hoş muyum dedi. Ama onu çok sevdiğimden üstelemedim. "Olur tabi de, Kurabiye gelecek, Cuma olmaz mı?" dedim birazcık. "O zaman Cuma bir uğra" dedi. Tanışmalısın bu terzi amcayla, sırf muhabbetine bir şort diktirmek isteyebilirsin kendisine. Bir uğrar bakarsın olmuş mu diye sık sık...

Saçlarımı kestirdim sonra, ağzına girip seni sinir etmesinler diye kestirdim. Sen gelince sokaklara çıkamam, saçımı aylarca kestiremem, çirkin olurum diye kestirdim, nasıl iyi etmiş miyim?

Hemşire ablalara hediyeler aldım, senin ağzından teşekkür notları yazdım. Yazarken öyle keyifliydim ki, güzel müzik yanına çikolata üstüne de rezeneli çay patlatmış idim. Neden mi, akşamki beslenme saatinde çözüldüm çünkü gemici düğümleri gibi.

Beni tanımıyor, dedim senin için gözüm kızararak yine. Olur mu öyle şey, dedi hemşire. Siz anne babanızı tanımıyor musunuz dedi, ama  o beni hiç görmedi dedim. Dokuz ay taşıdınız ya karnınızda, dedi; yedi, dedim. Sonra kafanı okşadım gayri ihtiyari, senin ne kadar rahatladığını gördüm o an. Tanıdığını düşündüm elimi, dokunuşumu, kokumu, sıcaklığımı, sesimi. Benden sana o an ne ulaştıysa, onu tanıdığını düşündüm. Ağlamamam şartıyla kucağımda bıraktı seni hemşire abla. Siz biraz oturun birlikte, tanışın dedi. Sen uyudun, ben uyandım Kurabiye. Tüm uykularımız böyle olabilir diye düşündüm. Senin minicik ağırlığın göğsümde karnımda çukur oldu benim. Tarifi biraz zor, hem küçücük hem kocamansın. Hemşire aldı seni yerine götürmek için, içeridekilere seslenirken duydum sonra onu; "ne kadar huzurlu uyuyor, bakar mısınız..." dedi onlara. Aramızda bir bağ olduğuna, oluştuğuna, olacağına ikna oldum. Birilerinin bugün dediği gibi, her şeyin bir zamanı var, belki de. Her şey kontrolümüzde değil belki de. Bir bıraksak, bir bıraksam, su akıp yolunu bulacak belki de.

Baban da dokundu sana bugün, biberon besleme seansına onu da aldı hemşire. "Pencereden çok mahzun bakıyorsunuz her gün, sizi de almak istiyorum bugün yanına" dedi. Minicik ve kocamansın nasılsa. Tüm hemşireler hasta sana, seslerini duydum bugün "Kurabiye gidecek mi şimdi, çok özleyeceğim onu" diyen ablalar. Kuvözün yanından geçerken uzaktan makas alanlar hani. Beni de göğsümde yarattığın çukurla tavladın işte. Dünyalar açılsın önünde ömür boyu.

Alkolsüz aylardan sonra, gökyüzündeki aya bakıp neşelenmeye sebep olan varlığın için şükran. Verdiğin, vereceğin her şey için şükran. Uyurken gülümseyen yüzün için şükran. Hayata tutunduğun için şükran...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder