12 Ekim 2014 Pazar

Yetmişikinci gün

Kurabiyecim.
Bugün en az dün kadar tuhaf bir gün oldu hepimiz için. Hala da oluyor. Ağlaman, susman tüm günü belirliyor. Kucağa alışma diye ağladığında kucağa almıyor olmak canımızı sıkıyor sanki. Birileri de diyor ki ilk aylarda ne zaman isterse alın kucağa deniliyor, kim kucağa alsa susuyorsun kucakta; demek ki kucak istiyorsun.

Odana sadece, seni beslemek, altını değiştirmek ve gazını çıkartmak için giriyoruz. Hem iyi, hem kötü. Belki de tüm annelere oluyordur, ne bileyim. Alışırız herhalde.

Bir ilacını veremedik sabah vaktinde, babanın da benim de sinirler alt üst oldu. Konuşabilmeni çok isterdim, gideceğin uzun yol, gözümde nasıl büyüyor anlatamam sana.

Sabah 7'de kalkıp kahvaltıyı 12'de yaptık bugün. Akşam üstü bayıldık bir yerlerde bir saat uyku için. Halbuki bu sadece ilk gün. Yine yanıldığımı gördüğüm olaylardan biri oldu Kurabiye. Ne doğum yapılan gün, ne de eve gelinen an sandığım kadar neşeli olaylar değilmiş. Tedirgin ediciymiş.

Öptüm seni, sen içeride ağlarken yeniden.

Sev bizi, emi Kurabiye....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder