6 Ekim 2014 Pazartesi

Altmışaltıncı gün

Kurabiyecik,

Bugün babaannenlerle şekerlerini yaptık senin, harıl harıl çalıştık dört kişi. Fiyonkları, tülleri, bademleri dizdik minik minik. Tarih yazdık anlayacağın. Saplı şekerleri babandan kaçırmaya çalıştık, gitti birkaç tanesi. Lavantalı böcüklerle saplı şekerleri aynı yere koyduk, her gelen gidende kontrol edecekmiş baban, şeker dururken böcük alana yuh diyecekmiş.

Seni yine sevdik sevdik bugün, cam ardından biraz. Sonra ben kucağıma aldım yine. Öyle bir sarmışlar ki seni battaniyeye, bir lokmalık yemek gibi olmuşsun kafan ortada boncuk gözlerle. Veriverdiler kucağıma sandalyede. Besle, büyüt dediler. Besledim seni, battaniyeden fırlayan ayağını sevdim, bacağına uzandım oradan, sonra üşürsün filan diye sokuverdim içeri hızlıca.

Buraya yazmakla yazmamak arasında kaldığım bir anıyı, uygun kelimelerle ifade etmeye çalışacağım şimdi. Hani sana "2" numaralı bez giydiriyorlar demek ki büyüdün, demiştim bir gün; sonra da önden gördük ki bez göğsüne geliyor, demek ki o kadar da büyümemişin, yokluktan bağlamşlar büyük bezi sana demiştim ya; o öyle değilmiş. Sen, hani geçen bir hemşirenin çok güzel ifade ettiği gibi, maşallah büyük abdesti sağlam yaptığın için, prematüre bez olmuyormuş sana be Kurabiyecik. O yüzden büyümüş bez numaran. İyi bişi mi peki bu, dedim hafif kızararak. İyi bişi, iyi bişi dediler. Hani ben şimdi buraya şaşkınlığımı yazdım ama sen büyüyüp bunu okursan kesin kapattırırsın bu günlüğü bana. Olsun, biraz dursun ben silerim belki bir süre sonra.

Sonra cankuş, ananenler tatile gitmişti cici bir memlekete bayrama, hop dönmüşler evlerine, neden sıkılmışlar çünkü iki günde. Ki bu bizim ailede yaygın bir durumdur, bir günümüz bir günümüze uymaz, sıkılıveririz, değişiklik isteyiveririz falan filan. Yani canım, senin yedi ayda gelmiş olman, aslında hepimizi düşününce, hiç de acayip bir durum değil. Her şey çok normal olsaydı, o zaman bir huylanırdık asıl...

Sen çok süt içmeye, gerinmeye, büyük abdest yapmaya devam et. Mememi bugünkü gibi almamazlık etme, evde onları dövmek zorunda kalıyorum sonra bak. Makineye gelince tamam, kurabiyeye gelince sükunet de ne oluyor deyip sıkısıkıvereceğim onları yoksa.

Tatlı rüyalar Kurabiyecik!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder