24 Ekim 2014 Cuma

Seksenüçüncü gün

Pazara gittim bugün Kurabiye. Son gidişim senin eve gelişinden önceydi, aslında hepi topu onbeş gün önceydi, ama bana yıl gibi geldi. Zaten evden çıkışlarım nadir, bugün de pazar için olunca pazar yolu şehirlerarası yol gibi oldu bana.

Temizlik vardı bir de bugün. Lütfiye Abla'ya seni gösterdik, odanı temizleyip sana hazırlayan, sana süt olsun diye köyünden bana yumurta getiren abla bu abla. Sen ayaklanınca, seni beni köyüne götürüp koyunlar, inekler gösterecek abla, yaz bir yere. Yanaklarını bana benzetti senin. İlk defa biri seni biraz da bana benzettiği için, yanak gibi bir detaya dikkat eden ince ruhu için ablanın, sevindim.

Yoksa beni hiç görmüyormuşsun gibi geliyor, bana da benzemiyorsun, yani böyle kendimi amme hizmeti yapar gibi hissediyorum bazen afedersin. Herhalde değişir zamanla, sen anne yerine korsu beni, gülümsersin bize, öpücük atarsın, işler değişir. Yoksa şu an ağladığında seni susturmak üzerine kurulu bir düzen yaşıyoruz açıkcası. Ne acı itiraflar oluyor yarabbim. Az önce iki buçuk saatlik ilaç&alt değiştirme&avutma&besleme&uyutmaya çalışma&alt değiştirme&avutma&besleme&uyutma maratonundan çıktığımız için de olabilir tabi hepsi. Uyudun mu, tamam. E ne anladım ben bundan, senin uyumuş halin, evin eski hali zaten, yanılıyor muyum?

Babanın hastalık durumu geçmedi, iyi niyetle yaklaşsa da sana ve sana dair herşeye, ne zaman odana girse, bir öksürüktür tutuyor kendisini. Sana bişi olmasın diye de çıkı çıkıveriyor sonra odadan. İyileşir herhalde Kurabiye. Sen de dua et, çabuk iyileşsin, o da sarsın sarmalasın seni, olur mu.

Sütlü rüyalar Kurabiye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder