1 Eylül 2014 Pazartesi

Otuzbirinci gün

Hızlıca bugüne göz atarsak, çok güzel ya da kafama göre prematüre kıyafetleri satan bir dükkan ve çok tatlı bir satıcı buldum. Sordum da sordum, aldım da aldım ve rahatladım. Elimde poşetlerle gururla döndüm eve.

Bugün yan Kurabiye'nin-kuvöz kertmesi- kuzeni olan minik arkadaşımın, benim günlüğüme benzer günlük yazmaya başladığını öğrendim. Dün anlatmıştım ona, "ben yazıyorum benim Kurabiye'me, sen de yaz, unutacaksın sonra olan biteni" demiştim. Mantıklı gelmiş, yazmaya başlamış. Ben günlüğümde ondan da bahsettiğimi söyledim ona. Artık o da bir karakter bu yolculukta bizimle.

Sonra, belki de aylar önce tamamlamam gereken, alışveriş listesinin tamamladım sonunda. Her şeyi aldık manasında değil, ama artık benim de elimde, nice anne ve hatta anne adayları elindeki gibi tam teşekküllü bir liste var. Beni ihya edeceği gibi, dünyaya gözlerini yeni açacak bebekler, ruhlar, güzellikler için de yardımcı olabilir. Bana bunca yardım eden anneleri gördükçe, benim de sıram gelsin ve yardım edeyim istiyorum.

Dayın okuyor bizi, demiştim sanırım. İlk yazılar daha karamsarmış, artık daha neşeliymiş. Halbuki hep neşeliydik, değil miydik Kurabiye. Önümüzdeki çok güzel günler yok mu, var var.

Misal bugün babanla sanırım puset ve park yatakta anlaştık. Artık gelebilirsin ufaktan sanki yanımıza.

Yolun açık, ömrün güzel, hayallerin zengin ve ve gördüğün yerler benden, bizden çok olsun Kurabiye!

Pratik bilgiler:

  • Para harcamak, tüm kadınları rahatlattığı gibi anne kadınları daha da rahatlatıyor olabilir. Alalım ki çoğalalım.
  • Gözümüz daha çok korkuyordu sanki başlarda, artık korkmuyoruz Kurabiye. Eskilerin dediği gibi, "olacak olduynan olur..." Sen gel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder