Sonra bugün, seni kendime ya da kendimi sana daha yakın hissettim, önceki tüm günlerden daha yakın. Bu kısımdan sonrasına anne okurlar "ayyy", erkek okurlar (bak baba, bekar ayırmadım hop genelledim hepsini) "öff" diyebilirler tabi, anne olmayan bayanlar da "yaaa" der belki. Olsun diyeyim bakayım dilim döndüğü kadar. Ağlıyordun biraz yine, daha doğrusu ağlama hazırlığı gibiydi kıpırdanmaların. Sonra ben sanki tam yanındaymışım gibi, yani şu meşhur cam aramızda yokmuş gibi hissedip, tüm hareketlerini kendimce okuyup konuşmaya başladım seninle. Seni seslendirdim kendime göre, cevaplar verdim sana. Benim dediklerimle hallerin değişti sanki. Bugüne kadar sen bana iyi geliyorsun sanırken, yani sadece bunu anlarken, bugün ben sana iyi geliyorum gibi hissettim. Nasıl bir genişlemeydi içimdeki, anlatması zor şimdi sana. Annelik deyip durdukları bu mu acaba dedim, birine hayat boyu iyi gelmek, birini hayat boyu rahatlatmak, sakinleştirmek. Ve bunu yaparken kendinden son derece emin olmak, tereddüt etmemek. Belki böyle şeylerdir. Bilmiyorum henüz, benim meslek yeniyetmece devam ediyor. Camdan cama. Günde yarım saat görüş, dört saat süt sağış, arada kaytarma, kaytarma üzeri vicdan azabı, azap sonrası af dileme. Af ertesi yeniden görüş...
Bugün dışarıda sağdım bir sütü yine, ama bu yakınlaşmamızdan sonra olduğu için seninle, atmaya kıyamadım bir yerlere. Gerisin geri eve döndüm, hoş ben hemen dönmüşüm gibi desem de, o yol uzadıkça uzadı, ama ben sadece eve varmak ve sütü kaldırmak istedim. Benden çıksa da artık senin olan bir şeyi, senin özel yerine koymak istedim. Sanırım, seninle bağlandık Kurabiye. Elli küsür gündür neydik şaşkıncım diyebilirsin tabi, hani senin içinde tutamadığın suyun yüzünden buradayım hani, de diyebilirsin. Ama bugünkü bir başkaydı, ben de kuvözdeydim sanki, ya da sen de dışarıdaydın. Duydum seni. Sen de duy beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder