24 Eylül 2014 Çarşamba

Ellidördüncü gün

Bugün dudakları büzüş günü senin için. Alt çenenin titrediğini gördüm uzun uzun. Dudakların büzüştüğünü. Ağlamasan da ağzını keşfediyor gibiydin.

Dün emzirmeyi deneyen diğer Kurabiye annesiyle konuştuk biraz. Ortak korkumuz bizi tanımamanızdı ilk etapta. Nitekim öyle olmuş. Emerken yüzüne bile bakmamış annenin, koymuş tabi anneye durum. Ememeyince de çekmiş atmış memeyi, böyle de bir yanınız var işte siz bebeklerin diyeyim genelleyeyim sizi. Seni midye, istiridye, fasülye gibi minik isimlerle seviyordum ki yapmamaya karar verdim. Yine seni kocaman düşünüyorum ya hani, bir duysan beni kafama atarsın gibi geliyor küvezde eline geçirdiklerini. O yüzden seni "uzun oğlum" "kocaman oğlum" diye seveceğim elimden geldiği kadar.

Ellili günlerin de artık etkisiyle mi bilmiyorum da, cam ardından yüksek sesle konuşuyorum artık senle, gelen geçer ne der, duyar mı eder mi demeden. Duyan duysun, oğlanla konuşuyoruz ne var der gibi.

Sonra bugün ilk defa demirhindi şerbeti içtim ben, çıkınca hatırlat sana da içirelim bir gün.

Yarın ikinci göz muayenen var, umarım iyi haber alacağız. Yine geceye sızan bir tedirginlik bizimle. İyi görünüyorsun, iyi olsun dileyelim her şey bundan sonra da.

Renkli rüyalar Kurabiye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder