15 Eylül 2014 Pazartesi

Kırkbeşinci gün

Sevgili Kurabiye,

Bugün, çok seveceğin "Alice Harikalar Diyarında" DVD'in, Raksotek'ten devşirildi. Tabi senin izleme çağın geldiğinde DVD teknolojisi de yerle bir olursa naparız bilmem, ama benden kaçamazsın, anlatırım en kötü sana Alice'in maceralarını.

Etraftan duyduğum sesleri birleştireceğim birazcık bugün sana bana. Anladığım kadarıyla anane ve babaannelerle annelerin kuvöz bebeklerine karşı alakası birazcık farklı. Anane babaneneler, oradan bir çıksa yapacağı yaramazlıklarla anneleri yıldırmaya çalışırken, anneler "olsun, yapsın, orada çok çekiyor yavrucak" tarzında yaklaşıyor. Bu bizi iki ihtimalle karşı karşıya getiriyor Kurabiye. Ya yeni yetme anneler olarak çok sığ görüşlü ve duygusalız ve görmüş geçirmiş anane babaneler haklı; ya da jenerasyon farkı canım diyerek hop kapatacağız mevzuyu. Çok yaramaz -hadi öyle demeyelim, "haylaz ve zeki"- oluyormuş erken doğanlar. Bu da nazar boncuğu mu acaba, bizi şu an korkutmuyor yaramazlığınız ama yanılıyor olabilir miyiz yoksa?

Kedicik, dün akşam yeni sahibinin yanına gitmemiş yatmaya. Sevindik ne yalan diyelim, bir gecede silseydi bizi ve tüm yaşananları, olmazdı öyle. Kedi bile değildi ki bizimkisi, insan evinde doğmuş, insanlarla büyümüş bir canlı. Zamanla alışsın, ağırdan satsın biraz kendini yeni sahibine. Rüyasında bizi görsün birkaç gece hatta oluyorsa.

"Sizinki yan odaya ne zaman geçti?" dedi bir anne bugün, "hmm, emin değilim, günlüğüme bakıp yarın söyleyebilirim ama!" dedim. Günlük işe yaradı bak bugünden görüyor musun. Yıllar sonra kimbilir neler diyecek, neleri anımsatacak bize.

Bir de bir de, film festivalleri, gösterileri filan başlıyormuş birazcık. Anneciğin, sen gelmeden birazcık-çok azıcık- kaytarabilir görevlerinden, olur değil mi. Olur olur. Netleştikçe derim sana, yoksa her şey süt için biliyorsun. Anne gezsin, sana süt olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder