16 Eylül 2014 Salı

Kırkaltıncı gün

Kurabiye,
Bugün bir anne seni dudaklarından öpmek istediğini ifade etti bana. Biz daha elini tutamamışız, kadın gelip öpecek seni. Hani onun da kuvözde bebeği olmasa verecektim cevabını, acıdım sonra. Neymiş, seni ilk gördüğünde çok güzel büzmüşsünmüş dudaklarını. Neyse dedim, neyse hadi neyse. Unutturma, sana kadınlar konusunda uzun dersler vereceğiz, her yaş grubuna özel. Bizler, bizler çok fenayız Kurabiye.

Sonra, sanırım genelleyebilirim, seni gördükten sonraki sütler daha çok çıkıyor. Demek ki, sen eve gelince de sağma seramonileri olacaksa bir dizi, sana baka baka, artık nasıl olacaksa yapmak daha iyi olacak. Ama o ara, sen bana yardımcı olacaksın ve hiç ağlamayacaksın, anlaştık? Anlaştık, anlaştık.

Baban iki günde bir görmeye gelecek artık seni, bu çok iyi bir şey aslında Kurabiye. Sana artık normal bir çocuk muamalesi yapıyor biz demek. Normal anne babalar gibi normal sıkıntılarımız olacak inşallah bundan sonra demek. Sen büyü, parklar bahçeler, düşüp diz patlatmalar, el derisi yüzmeler, üflemeler, kolonya sürmeler bizim demek.

Gezi arabanı ve anneyle gezmeli kuşağını sipariş ettik, yatacak yerin de hazır sayılır. Banyo takımı tamam, yıkanabilirsin. Bir henüz kaka yapamazsın çünkü bezleri almadık, ama anlayış gösterirsin bize.

Dayın gelecek seni görmeye, senin oyuncaklarına yer açmak için de, yıllardır bizim evde konuşlandırdığı çok cici gitar kılıfını ve de ve de anfisini alacak giderken. Evet, o bir müzisyen ve o bir sanatçı, fotoğrafçı, gezgin. Dayıya çekersen, çok gezeceksin Kurabiye. E zaten annen ve anne zoruyla baban da fena gezici değil. Beni en çok "bana ne, evde oturucam ben!" diyerek kırabilirsin, ama yapmazsın bunu, eminim.

Salçalar da tamam, sana ek gıda için, bize süt ve çabuk yemek için domatesler salça yapıldı. Cuma Masal gecesi varmış Kurabiye. Seni de götürmek istiyorum ileride, halen olursa. Gidersem, sana derim zaten.

Kurabiye annesi öptü seni.


Not: Dayın şarkı göndermiş bana, öyle yapmamış aslında da haydi öyle olsun adı, koltuğa kilitledi beni, istedim sanki böyle bir şeyler bu gece. Garip. Ne dediğini anlamadığım bir kadın bağırıyor. Hani başta sen de bizi anlamayacaksın, biz de seni anlayamayacağız ya, o hesap gibi. Ağlamasa da ağlıyor gibi. Beni, bir göl kıyısına, yaralardan berelerden bırakıyor gibi. Türlü zorluklardan geçmiş, tüylü bir hayvan gibi düşletiyor kendimi. Kediyi yollamanın vicdanı mı acaba bu, ya da başka türlü eşekliklerin. Hırpalanmalardan, bir göl kıyısına sığınan ürkeklik gibi. Yeni gün ümidi gibi. Ama yaralı, ama ölmemiş, ama umut dolu. Kazalar olsa da yol devam etsin olur mu, seneler önce bir arkadaşla uzun uzun dediğimiz gibi, ona da birinin dediği gibi, kazalar olsa da, yol devam etsin...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder