31 Ağustos 2014 Pazar

Otuzuncu gün

Bugünden kalan belirgin iki anı var sanki. Ya da şu an ikisi daha net görünüyor gözüme.

Seni görmeye geldiğimizde hastaneye, yandaki Kurabiye'nin ablası oradaydı yine, usulca yaklaştı bana. "Buradan çıktığı zaman, senin annesi olduğunu bilecek mi? dedi. Yine altı yaşından -pardon altıbuçuk- beni aptalallaştıran bir soru. "Bilmiyorum, umarım bilir, anlar" dedim. "Annelerin kokularını ve seslerini tanıyorlarmış" dedim. Hoş benim kokum ve sesimden sonra araya neler neler girdi bir ayda, bir diğer ayda kimbilir ne kadar başkalaşacak.

Süreç ilerledikçe, bundan normal bir şeymiş gibi bahsetmek, hem iyi hem kötü geliyor. Çünkü eve çıktıktan sonra her şey çok daha zor da olabilir, kabus daha yeni başlıyor da olabilir. Her anı, alışmak için yeni bir şey olan bir durum.

İkinci anıya gelirsek, bir arkadaş ziyaretine gittik bugün. Senden de bahsettik Kurabiye. Üzüntüden çok kilo vermiş olabileceğimi söylediler bana. Kabul etmedim, yani doğru gelmedi o an duyunca. Çünkü kendimi çok üzgün hissetmiyorum. Oldukça garip, hiç tanımadığım ama giderek daha çok sevdiğim bir ruh hali içindeyim, ama bunun adı kesinlikle sürekli bir üzüntü hali değil. Annelik deyip kesip atmayacağım da, sanırım bir şeyler başa geldiğinde, her bünyenin mücadele ediş, adapte oluş tarzı farklı oluyor. Ben kendimde, başıma gelmedikçe hiç tanımadığım bir dirayeti, ısrarı görüyorum çoğu zaman. Bu olayda da bence öyle. "Üzülürsen sütün kesilir" lafından çok etkilenmiş olabilirim. Yalansa bile, gerekli bir yalanmış.

Ömrün uzun, yolun açık olsun Kurabiye. Bunları okusan da, okumasan da, sen dünyaya gelmeden çok önce dediğim gibi;

Gördüğün yerler, sevdiğin kalpler, benden çok olsun.

Pratik bilgiler:

  • Akıl yaşta değil, çocukların duru iç dünyaları ve buluşları muhteşem. Size dokunmalarına izin vermek gerek her yaşta. Kurabiye ile hayatı yeniden keşfedecek olmanın en sarhoş eden yanlarından biri bence. Olanı olduğu gibi görmeyen, içinden içeri doğru bakan bir zihin. Umarım, onu kısa zamanda zapturapt alıp, saçma kurallarımız, kabul edilmiş gerçeklerimizle boğmaya çalışmayız. Masal atölyesinde, yoga atölyesinde, doğa yürüyüşlerinde, Roma'da geçen bilgisayar oyunlarında bulmaya çalıştığımız düşleri, onun için tazeyken, diriyken görür, sonuna kadar yaşatırız.
  • Zorluklar başa geldiğinde, açığa çıkan potansiyelinize ve doğanın kurallarına güvenmek gerek. Her şey olacağına varıyor belki de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder