30 Kasım 2014 Pazar

Yüzyirmibirinci gün

Bugün yine susmadığın günlerden biri olduğu için, sana kendimce kızdığım zamanlar oldu. Sarsmasam da kızdım işte. Sonra, akşama doğru ama, yani bayağı bir sonra, seninle elele uyumuştuk-babanın fikriydi, işe yaradı. Sen uyanırken, elimi göğsüne götürdüm, kalbini, ciğerlerini hissettim, garip bir histi. Her şeyinin küçücük olduğunu, uykusuzluğu, huysuzluğu inadına, inadımıza yapmadığını senin bildiğin minicik olduğunu düşündüm ya da farkettim. Yuh anne, diyebilirsin tabi de, inan bu kırk küsür ve hatta belki elli günün hemen hiçbiri çok kolay olmadı bana. Koca bir eşikmiş bana bu deneyim, halen de oldum diyemem, ama ilerliyorum işte kendimce. Hani kardeşin mardeşin olursa ileride, o daha şanslı olacak annenin ilk halleri açısından sanırım. Yoksa sen ben bayağı bir tuhaf yollardan geçiyoruz.

Sonra başka bir kitap diyor ki bugün,bebek kendini anneyle bir sanırmış. Onun kakası geldiğinde, annenin de geldi sanırmış. Ne tuhaf değil mi, tüm bunları ileride hatırlamamız da; bugüne kadarki minik yolculukta benim kendime göre yüklediğim anlamlar, senin bana kafa tuttuğunu sanmam, bana haksızlık yaptığını farketmeni beklemem falan ne kadar tuhaf değil mi. Kendimden de şüphe ettiriyorsun beni işte ondan, bu zamanları unutmamak için de yazıyor olabilirim bak.

Seni kendim gibi sanıyorum ben de, senin beni kendin gibi sanman gibi yani. Bak bir saat emzirdim, artık gitmek hakkım olsun lütfen, karnım aç, tuvaletim geldi, müzik dinleyeceğim, mektup yazacağım, duş alacağım diyorum sana. Senin de anlayış göstermeni bekliyorum. Halbuki senin serçe parmağım kadar bir kalbin, yarım işaret parmağım kadar ciğerlerin var. Kendini yırtar gibi ağladığında, hele de bu bana göre zamansız gelirse çok üzülüp, bazen de çok delleniyorum ayrı. Çok ama çok garip bir dönem oluyor bana Kurabiye.

Beni sevmediğini düşünüyorum bir de bazen, ki güleriz umarım ileride buna seninle. Bu garip duygu arada yokluyor beni, belki yukarıda dediklerimden ötürü, ya da o meşhur bize gülümsemeler, bizi sarmalar gelmediği için henüz. Sen dünyaya gelmeden önceki bir sene garip geçti biraz, senin dünyaya gelişin de garip oldu en duru ifadeyle zaten. Belki de hepsi üst üste gelmiştir, değil mi.

Senin her şeyin benden daha güzel, daha renkli, daha unutulmaz olsun, emi. Bugün yaptığın gibi, göğsüme bastırdığımda seni, dinen ağlamaların olsun. Öptüm seni kulak dibinden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder