Garip bir gün oldu yine Kurabiye. Gece ne zaman, gündüz ne zaman anlamadığım cinsten. Aynı koltukta güneşin çeşitli açıları ile lambanın yer değiştirdiği zamanlardan. Belimde, sırtımda tatlı ağrıların olduğu bir gün. Biraz kambur durur annen değiştirmek istese de, seni ters taşımalar da eklenince, sırtım büklüm büklüm oluyor gibi geliyor artık. İyi yanından bakarsam, bu ağrıları kesmek için belki kambur durmayı da keserim diyorum. Ki kimbilir, belki de her şey daha kötü olur; kamburken bir de ters taşımalarla iki büklüm olur kalırım. Duyuyorum insanlarda kalıcı arazlar, benimki de bu olur belki, belli mi olur.
Bir anne demişti ben yine böyle durup durup dert yanarken. Naparsan yap, memnun edemediğin bir varlık var evin içinde, demişti. Onu hatırladım dönüp dönüp bugün. En kötü eden yanı bu galiba, dedim. Sana kızdıkça seni koklayıp, öpüyorum yoksa. Kızgınlığım hemen şimdi dönüşsün istiyorum. Oluyor da genelde. Ama sık ağlayan, ve hatta ağlarken bile insanın yüzüne bakmayan halin, koyuyor be annem biraz. Acıkıp, kaka yapıp, gaz çıkartıp, uyuyan, uyuyamayan bir varlık. Parasıyla rezillik, her şey dört dörtlük olsun demiş, uzakdoğudan kadınlar gelsin beni yellesin, odamdan kuş sütü eksik olmasın demiş, dokuz ay -pardon senin durumunda yedi ay- bıkmamış, özenmiş bezenmiş ayarlamış, ama karşısında beni bulmuş gibi hissediyorum.
Yine bugün cici bir anne dedi ki, iki ay da hastanede kaldı ya seninki, seni daha çok özlüyordur, ondan ağlıyordur dedi. Halbuki ben, beni görmediğini düşünüyorum. Yanıldığımı düşünmek ve hemen buna inanmak istiyorum aslında. Ki sen bunları okuduğunda o kutsal bağ çoktan kurulmuş olur sanırım aramızda. Şu an tuhaf bir araftayız sanki, ya da benim kuruntularım işte. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum bir varlık için, uyumuyorum, yemiyorum, içmiyorum, gezmiyorum, tozmuyorum, öğrenmeye çalışıyorum, hem yapılacakları hem neyin ne demek olabileceğini. Ama memnun edemiyorum, sürekli tokat gibi suratımda, gerçekten içinden gelerek ağlayan el kadar bir varlık. Üzülüyorum bazen, bildiğin üzülüyorum.
Birileri, bir şeyler benimle dalga mı geçiyor diyorum, çok mu istedin, al bakalım mı deniyor diyorum. Her anne geçiyor bu dönemeçlerden belki, ben neden kabullenip adam gibi devam edemiyorum, bilmiyorum.
Sonra gözüm doluyor, sonra ağlama süte geçer, çocuk üzülür, diyorum. Yani anlayacağın, adam gibi üzülmeyi bile yapamıyorum.
Bana iyi bir anne olmayı, sana iyi bir anne olmayı anlat, öğret olur mu. Yoksa bu, insanın içini yiyip, kalbini, midesini un ufak eden bir duygu. Hiç tanımadığım bir duygu. İyi gelemiyorum duygusu, ne etsem çöpün en ucuyum duygusu. Bir başkası da sen bile yoksun, şu an sadece o var demişti. Sen nesin, ben neredeyim onu kaybediyorum işte.
Yardım et bana olur mu, ağlasan da yardım et. Ağlamama da yardım et...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder