5 Aralık 2014 Cuma

Yüzyirmialtıncı gün

Bugünün güzel tespitleri var kendi adıma Kurabiye. Sana bile küçük ama bana büyük adımlar hem bunlar, bana sorarsan.

İlkin, birkaç gündür göğsümde uyumaya başladın yasladığımda, beni koklayıp uyuyorsun ve artık beni anne bellediğini düşünüp çok mutlu oluyorum. Koku sakinleştiriyor seni. Memede kendinden geçmen gibi bir nevi. Keşke diyorum, bu hallerimizi büyüyünce de hatırlasak. Başımız dara düştüğünde, bu huzurlu anlarımızı anımsayabilsek bir parça rahatlamak için. Aynı memeye o zaman yaslanamayız belki ama, belki de sağ olursa analar babalar, ellerini bir tutmak, alnımıza koymak, göğsümüze koymak da yapar aynı etkiyi. Kendini, benim seni şimdi gördüğüm gibi görebilmeni isterdim yani.

Bir diğeri, artık etrafı üç beş görüyorsun. Ve tatlımcım, dalgalı saçlarım sana çok ilginç geliyor. Sağa sola dağılan saçlarıma dikkatle bakıyorsun, gördüm seni. Dünyanın en güzel kızı olarak beni görme çağın geldi mi acaba, ne kadar giderse gitsin, bir süre öyle san, olur mu. Hem belki senin de saçların dalgalı olacak, ben her gün şapkanı çıkarıp bakıyorum, henüz net bir karar varamadım. Dalgalansın diye karıştırıyorum kafa tüylerini ama henüz renk vermediler bana.

En keyifliyi sona bıraktım. Bugün dede gördü seni iki hafta sonra ve ne dedi biliyor musun, sana benziyor artık Kurabiye, dedi. Ki başından beri babana benziyordun en çok, yani öyle diyorlardı. Ben halen kendime benzetemiyorum da, pek hoşuma gitti bu tespit. Baban sana tembihledi tabi, bana benziyceksin unutma Kurabiye, diye ama; sen bi bakarsın sanırım duruma. Bir yanda günde "kaliteli" yarım saati seninle geçiren bir adam, bir yanda günde yirmi saati seninle geçiren bir kadın, haydi biraz daha uyusan onbeş diyelim taş çatlasın.

Kendine benze Kurabiye, hem bugünkü kadar huzurlu, gülücüklü ol, olamadığında bugünleri hatırla, beni oku olmadı. Çok güzeldin bugün Kurabiye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder