27 Aralık 2014 Cumartesi

Yüzkırksekizinci gün

Sana bugün bu şarkıyı dinlettim kucağımda. Dinledin gibi geldi bana, sonra rica ettim babandan bir daha çalsın diye....



Sonra bir duygusallıktır aldı yürüdü. Hani hormonlardı, hamilelikti, lohusalıktı. Hepsi uçtu gitti, şimdikini de emziriyoruz ayağına mı bahaneleyeceğiz, bilmiyorum. Mırıldanıyorsun gibi geldi, keyiflenmişsin gibi geldi. Sonra ben yürüttüm senelerce seni. Büyüttüm, sevdirdim, ağlattım, kavga ettirdim. Seni üzebilecek türlü üçüncü şahıs geldi aklıma. Neden severiz hafif içli şarkıları, bir yerlerde yer etmiş, şekil yapmış acıları çağrıştırdığı için. Üzerine gülüp geçeriz genelde bir süre sonra, çocuktuk deriz, ne günlerdi deriz. Şimdiki aklım olsa, deriz. Deriz de deriz.

Ama içimi kapladı bir hüzün, gözlerim doldu. Seni üzecek onlarcası geldi aklıma. Sonra dayın geldi ta küçücükten. Onu oyuna almamıştı acımasız çocuklar apartmandaki, o oynamasın diyorlardı ben ablalarıyla oynarken yan taraflarında. Dayı şaşkınca bakıyor onlara ve üsteliyordu oyuna dahil olmaya. Oynamasın, diyordu yerden bitme ele başısı.  Eve gidip ağlamıştım ben hüngür hüngür. Ananen anlamadı, nedir bu haller dedi, inanmadı bana, başka neden aradı. Ama yoktu işte, dayının oyuna alınmaması, yok yere alınmaması, yerden bitme bir sarı kafanın anlamsız ısrarı ve benim elimden bir şey gelmemesi ve mahzunlaşan dayın, o saçma oyun için mahzunlaşan dayın ağlatmıştı beni.

Eyvah dedim, sen kucağımdayken. Kurabiyeye de olacak, hem de onlarcası. N'edeceğim ben, dedim. Ağlamakla biter mi ömür, dedim. Dayına yeni yeni diyebildiğim "koyun bacak" mı derim, dedim. Kendi yavruma hayatta da diyemem, dedim. O ağlayacak beş para etmez adamlar, kadınlar, çocuklar, delikanlılar, it minibüs şöförleri yüzünden geçen günkü gibi, ben çaresizlikten duvarlara vuracağım, dedim.

Şarkı, vurmayın yüzüme kar taneleri, dedi; sen gülümsedin kucağımda mırıldanıp. Ben yirmiküsür yıl geriye ve sonra onküsür yıl ileri gittim. Ağlamış bulundum.

Seni çok sevenler olacak Kurabiye. İhtiyaç duyduğunda, seslenmesini, dönmesini bil, olur mu bizlere. Yoksa zaman kötü, şarkılar çok, kar taneleri bembeyaz senin gibi. Sen bizi bulmasını, bize güvenmesini bil.

Öptüm seni banyolu boynundan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder