21 Aralık 2014 Pazar

Yüzkırkikinci gün

Bugün 6 aylık ve 90 yıllık misafirlerin vardı Kurabiye. Her yaş gördü seni, bir baktı şöyle alıcı göz ile. Sen her zamanki gibi, misafirlere yaptın pozunu, çok ama çok uslu bir çocuk oldun, gülücük dağıttın, Kurabiyece konuştun onlarla. Bazen eve her gün birileri gelse çok mutlu olucaksın hissine kapılıyorum. İlacın buysa, ayarlarız bir şekilde Kurabiye.

Sana ciciler geldi yine, tam kafana göre örgü bir bere geldi misal. Babaanne sipariş etmiş bir arkadaşına, bu yünden tam böyle bişi ör bize, demiş. Tam kafana göre idi, sokaklar berenden tanıyacak artık seni.

6 aylık misafir yine dev gibi göründü bize, sen mini minisin de, o kocamanmış gibi. Halbuki sen de mini miniydin, kendini üçe dörde hatta beşe katladın doğalı beri. Büyüyor olduğunuz fikri beni ürkütmeye devam ediyor. Bana yüzyıl gibi gelen ikibuçuk ay bitti misal evde. İşe gidip gelsem, nasıl geçtiğini anlayamayacağım ikibuçuk ay, şuncacık evde yüzyıl gibi geçti, ve önümüzdeki dokuzbuçuk ayla birlikte bir senede neler neler değişecek hayatında ve hayatımızda Kurabiye. Ek gıda, emekleme, yürüme, konuşma ve hatta diş hep aynı yılın içinde. Dayının tüyleri EFTi duyunca diken diken oluyordu, ben de bunu düşündükçe ürperiyorum bak.

Bu gece en uzun gece, yani günler uzuyor artık, Yani bahara kanca taktık buralardan, sen kısa pantolon giyebiliyorken, güneş tepemizde olacak inşallah Kurabiye.

Sen uyu, büyü, bizi de büyüt Kurabiye...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder