13 Aralık 2014 Cumartesi

Yüzotuzdördüncü gün

Aradan bayağı gün geçmiş. Ankaralı anne huylanmış, yazsana kadın diyor bana. Ama neden yazmıyorum, bir sorsunlar bana.

Ne zaman bugün çok tatlıydın desem, illa çıktı acısı birkaç gün sonra. Ya da tam tersi, kötüsün desem iyi oldun. Ben de şaştım ne diyorum, noluyor diye. Sonra baktım, günler birbirine benziyor bildiğin.Hafta çabuk geçti bir şekilde. Arada kötü, çok kötü, sonra aniden iyi. Daha önce bir anne babanın bize yaptığı gibi, "vallahi billahi bu kadar uslu değil, dün terör estirdi" demek zorunda kaldık bol bol. Misal baban şu an sana, ne diyor "bağırma Allah aşkına bağırma" diyor. Allah adı verirsek insafa gelirsin diye, halbuki yok. İçeride bizim hiç bilmediğimiz bir tavşan saati var, bazen aşkı, bazen meşki gösteren. Ona göre işletiyorsun hepimizi. Alıştık mı evet biraz. Duamı değiştirdim artık ben, sen çıldırdın mı, ya da pardon birazcık huysuzlanır gibi oldun mu sabır yarab bana, çirkinleştirme yarab beni, diyorum. Baban kokluyormuş o an seni, ben de öpüyorum şapır şupur. Umarız elimizde kalmazsın Kurabiye.

Neyse, bugün dışarı çıktı anne yine. Eminönü'ye gittim. Dayın gelecek, demiştim sanırım. Senden Pirelli takvimi yapacağız, yok pipini açıkta bırakmayacağız, ama eğleneceğiz biraz. Sana da saklarız bir takvim, küfredersin ileride bize. İşte sana da ciciler, süsler almaya gittim.

Martılar değişmiş Kurabiye. Gerçek, narin ebatta martılar gelmiş İstanbul'a ben görmeyeli. Ve mesafe kavramı boyut değiştirmiş. Artık Kadıköy'den Eminönü'ye ve ters istikamette vapur boyunca eşlik ediyorlar yolculara. Anan bundan kendince manyak çıkarımlar yaptı yine. Nedir, hayat imkansız sandığımız yolculuklar toplamıdır belki de. Gidemeyeceğin hiçbir yer, aşamayacağın hiçbir zorluk yoktur belki istedikten, inandıktan sonra. Ha ben çok mu öyle yaşadım, yaşıyorum. Yok annem, ben çok güzel öfkelenirim, eskiden çok da güzel hayal kurardım. Artık az kurup çok kızıyorum, sonra baban idare ediyor beni. Deli bu, diyor. Deli miyim, bilmiyorum.

Misal şu an sen süt diye evi yıkıyorsun, ben bunu yazıyorum. Baban sana durumu izah ediyor: "Tamam Kurabiye, anan günlüğü yazıyor, birazdan alacak seni. Anan bir günlüğü sana tercih etti, ama bunu sana büyüyünce açıklayacağız". Sen nereye düştün Kurabiye...

Aç ve heyecanlı martılar bana seni hatırlattı yol boyu. Cok cok içmelerin eksik olmasın Kurabiye...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder