13 Mart 2015 Cuma

İkiyüzyirmiikinci gün

Bugün çok şey oldu Kurabiye. Bi de yazamamışım kaç gündür. Artık silkinme zamanıdır.

Bugün çok kişi elledi, sevdi seni. Akşam nazarlanmandan korktuk, çok şükür henüz o yönde bir emare yok. Bugün, emlakçı, güvenlikçi, boyacı, Telekomcu abla, minibüs şöförü ve daha nicelerini gördün. Minibüste bana yer verdiler seni taşıyorum diye, hem de kocaman bir teyze. Bu bile başlı başına bir ilk Kurabiye.

Sonra vapura bindin bugün ilk defa. Sana, burası Kadıköy bak, ben pek seviyorum, dedim, ama duymadın, uyuyordun. Vapurda da, bak bu deniz, dedim, yine duymadın, yine uykudaydın. Tüm vapur boyunca uyudun ve hatta. Yolculuk seven, anasına çekmiş oğlum benim.

Ablalar abiler sevdi karşıda seni, ne kadar uslu, dediler sana. Burunlarından, yani burnumuzdan getirmezsin fitil fitil, değil mi Kurabiye.

Bebek gördün sonra bugün, otomatikman abi oldun hop diye. Senden küçük birileri var artık bu dünyada, bu seni en küçüklükten, bebeklikten, o familyadan her şeyden hop diye çıkartıyor, değil mi Kurabiye.

Seni seven herkese gülümsedin bugün, daha bir sevdim ben de seni. Sana gülen herkese sen daha çok güldün. Eczanedeki amcaya, börekçi teyzeye, çay veren teyzeye, emlakçı ton ton teyzeye, dedeye. Hayat güzel, dedin. Ben ve benim gibiler size bunu hatırlatmak için var unutur gibi olduğunuzda, dedin.

O kadar alıştım ki kucağımda kangurudaki varlığına, bazen senin minik ve şirin bir şey olduğunu unutup, elim ayağım kolum bacağım kadar doğal bir parçam, kıyafetim filan sanıyorum. İnsanların yüzündeki aşırı çocuklaşan ifadeden anlıyorum, haa bebek var, ona yapıyorlar, diyorum. Hastanede de öyle oldu, ben bebeklere bakarken, bana bakan insanların aslında sana baktıklarını gördüm yüzlerinde. Demek ki bebek, nerede ne şekilde olursa olsun, insanı kesinlikle tebessüm ettiren bir şey. Hakkını vermemiz lazım o zaman.

Sonra çok büyük bir şey daha öğrendik bugün akşam. Senin akşam uykun için kati bir saat olduğunu ve o saatte yatağında ya da kucağımda değilsen, kesinlikle mutsuz olduğunu gördük. Uyumak için kuralların, kural deyip sıkıcı yapmayalım, adetlerin olduğunu görmek, çok hoşumuza gitti. Bugünkü düşüncesizliğimizi ezdik içimizde, hadi babanın değil benim diyelim. Bir daha asla senin uyku saatinde dışarıda olmamamız gerektiğini, ya da sana konforlu uyuma rahatı sunabileceğimiz bir yerde olmamız gerektiğini anladık. Altmış santim boyunla bile tercihlerinin olması çok güzel Kurabiye. Böyle sen yürüdükçe önünde rengarenk yollar açılacak, kelebekler sana eşlik edecekmiş gibi. Ya da ben tuhaf anne hassasiyetiyle dengesiz şeyler söylüyorum yine.

Olsun Kurabiye, uyku saatinde dışarıdayız diye yaygarayı basmışken sen, kucağıma aldığımda susman, bir süre sonra oracıkta uyuyakalman, seni taşıyan bileğim halen sızlarken bile çok güzel oğlum. Ben bir eşekim, ama sen eşek affeden bir eşeksin ve en çok bu yüzden güzelsin.

Öptüm seni uyuyan yanaklarından...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder