5 Nisan 2015 Pazar

İkiyüzkırkbeşinci güne ek

Kendi çapında ilklerle geldiği için gün, ek yapmak lazım oldu. Bugün hayatında ilk defa bira aldın Kurabiye, yani ben de senli hayatımda, yanımda sen varken ilk defa bira aldım, poşeti de aldım pusete taktım. Ne kadar dedim, yuh o kadar mı dedim, ben bıraktığımda onun üçte biriydi fiyatlar dedim. Hayat pahalanmış görmeyeli Kurabiye.

Sonra önümüz arkamız, sağımız solumuz parkmış, onların bir kısmını keşfettik bugün. Seni bahane edip bol oksijen almak nasip olacak sanırım inşallah.

Dayının deyimiyle psikolojik hastaların kaldığı hastanenin yüksek ağaçlı bahçesine ziyaretçi alıyorlarmış bizi, bir gündüz vakti ansızın gideceğiz üçümüz, dayın çot çot foturaflar çekecek orda, psikolojik hastaları bile gülümsetecek dişsiz seni çekecek. O da bir günlük konusu olur, gelir konar herhalde.

Sonra sana uzaklardan ince bulgur gelecek mini mini bir abla ile ve bize de domates biber tohumu gelecek, ki onları annen bozmadan büyütene kadar sen de büyümüş olur, bizimle yersin belki.

Ben bu satırları yazarken, sen üçüncü kez uyandın aslında Kurabiye. Büyüdükçe daha çok ağrıtıyorsun sağımızı solumuzu da. Üzerine uyku düzenin de bizim alıştığımızdan daha zor olursa, her şey çok ama çok zor olabilir Kurabiye. Çünkü senli ilk günlerimizden çok iyi biliyoruz ki, uykusuzluk birçok kötülüğün anası, ve benim her ne kadar dayanıklılığım artmış olsa da, uykusuz ben ben değil Kurabiye. O yüzden, n'olur annem, nazarsa çıksın, gözse düşsün üzerinden, sen uyu yine olur mu güzel güzel.

Öptük seni uyuyacak yanaklarından...

1 yorum: