8 Nisan 2015 Çarşamba

İkiyüzkırksekizinci gün

Bugün seni melek diye seven teyzeyle tanıştın Kurabiye. Aynı teyze çişine de kolonya kokulu diyor. Haklı olabilir mi annecim?

Sen bugün benimle Kadıköy'e, oradan dayınla Eminönü'ye gittin, biliyor musun? İkinci ve dönüşle birlikte üçüncü kez vapura bindin. Vapurların birinde süt emdin, çapraz koltukta oturup ucundan meme görür müyüm diye emziren bir anneye bakan zavallı bir adam gördüm ben de, her şeyinden iğrendim adamın, kalkıp mememi gösterip suratına tükürmek istedim, tüm bunları da seni emzirip, yunus var mı diye göz ucuyla denize bakarken düşündüm. Burada kadınlara çok kolay tecavüz ediyorlar biliyor musun annem, sonra da çok kolay kesip biçiyorlar oralarını buralarını. Neyse, sen daha küçüksün, hem de hiç benzemeyeceksin onlara, seni insan gibi, seni evlat gibi, seni oğlan çocuğu gibi yetiştireceğimiz için inşallah, nereden mi biliyorum, sakinliğinden biliyorum, huzurundan biliyorum, dayının çektiği fotoğrafları dolduran gözbebeklerinden biliyorum, tüm kareye sinen dinginliğinden biliyorum. Ondan.

Eminönü senin ilk çıkartman oldu, benimse hayalimdi bir gün seninle orada olmak, bugün giriş yaptık. Mabelci amcadan babana sakız, bana çikolata aldık. Tahtakaleye uzandık, dayını bezdirsek de sana bana mini mini müzik aletleri aldık. Eminönü dediğin yer beş liraya dünyayı alabileceğin bir dünya, Kurabiye. Ya sevmezse buraları, dedi dayın, babası gibi ya sevmezse, dedi. Sever, dedim ben de. Sevmese de, benim görev bellediğim bir şey bu, hepimizin anne babaları gibi belki, kendi doğru bildiklerimi bir tur anlatmak, göstermek. Yoksa neden girelim güzel kokulu, aile yeri gibi görünen küçük sokak üstü dürümcüye, sen kucağımdayken dürüm yiyip, açık ayran içelim saplı tastan. Ve tüm bunlar sevgili dayın Norveç üstü Türk yemekleriyle mideyi bozduktan iki gün sonra olsun.

Dönüş vapuruna koşarak yetiştik, attık kendimizi bir koltuğa, karşımda oturan ak saçlı amca telde konuşuyordu, dişlerim yok, yaptırıyorum diyordu. Sonra seni sevdi sen sağa sola baktıkça, tüm dünyayı tanımaya çalışıyor, önünde koca bir dünya var, dedi. Gülümsedim. Sizi duydum, sizin de dişiniz yok dedim, sustum gözüm dolarken sonra. Anladı beni, evet, dedi. Senin yepyeni bir şey olarak gördüğün o deniz bize neler etti ayaküstü bak. Vapurda annenin kucağında sağa sola salınırken, ben kulağına adınla başlayan şarkılar mırıldanıp seni güldürürken, sen bir denize sanki ilk defa bakıyormuş gibi uzun uzun baktın, ilklerinden biri sayılır zaten. Ve ben seni birden kocaman hayal ettim o vapurda, ben minicik kalmışken, elin elim üzerindeyken, tatlı bir buseyi elim üzerine kondururken sen. Birileri dedene, daha kız isteyeceksiniz Kurabiye'ye, demiş, babaannen dedi bugün. Oysa ben hep küçük kalacak, hadi en fazla yürüyeceksin sanıyorum seni, ve hep kendimden doğru bakıyorum sana. Bana yapışık, bana dönük yaşayan, benim oğlum olan bir şey olarak, ekürim gibi, benimle Eminönü'ye gelen minik elli tombik yanak gibi. Zaman nasıl geçecek halbuki, deler gibi, ezer gibi geçip gidecek nasıl. Sıralarımız savılacak, yerlerimiz değişecek. Ölüm olacak Kurabiye, hayırlı kullarsak, sırayla olacak.

Bugün başka bir teyzenin elinden yemek yemen, onun kollarında uyuman ve benim sana süt verememem dokundu biraz sanki bana, haftaya işe başlayıp seni günde hepi topu üç saat ayık görmek ne kadar koyacak kimbilir. Hiç bitmeyecek sandığım bir dönem kapanıyor Kurabiye, Senin ilk adımını, ilk emeklemeni, belki de ilk kelimeni bir başka teyze duyacak belki de, ben bir elektronik mail yazarken, tel görüşmesi ya da çok ama çok mühim bir toplantıda iken. Kızma bana, olur mu, unutma da beni. Kokunu tanır dedi vapurdaki dişsiz amca, kokumu hep içine çek gözün kapalı, olur mu. Unutma kollarımda uykuya daldığını huzur içinde, kana kana içer gibi emdiğini unutma, olur mu. Ellerini memelerime vura vura kendinden geçtiğini unutma, olur mu. Hepimiz unutuyoruz aslında, annelere babalara hırçınlaşırken, ben ettim sen etme, olur mu. Etsen de, ben sana etme diyeyim, olur mu.

Öptüm annecim seni, benimle Eminönü'lere gelen minik ensenden, üşüyen bacaklarından ama her daim gülen gözlerinden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder