9 Ağustos 2015 Pazar

Artıyedinci gün

Bugün bu yazıya vesile olan, sebep olan artık ne dersen adına, anılara, köşe başlarına söz vereceğim azıcık.

Bugün bir CD kendini bana aldırdı, hem sen de oralardaydın olaylar olurken. Sen yol ortasında var gücünle "nanana dah!" diye bağırdıktan üç beş dakika sonraydı. Her görenin sana hayran olduğu günlerden biriydi. Elini tutan, gözünü alamıyordu senden. Hani şu masallardaki, beyaz atlı, sarı saçlı, etli butlu prenslerin yeryüzüne düşmüş hali gibisin kimi zaman, bazı günler, canın istediğinde. Ha o mu, evet benim oğlum demek istettiren cinsten. Alıp, karnıma göğsüme bastırmak isteyeceğim türden. Büzüp, aynı zamanda gülümsettiğin dudaklarını içmek isteten aileden.

Neyse laf çok uzamış. Halbuki bizim olay anına ve olay mahaline dönmemiz gerek. Emrah Serbes diye bir abin var buralarda, o olsa eminim çok daha şık bağlardı lafı. Şarkıyı başa sardım, artık daha havamdayım, olanı olduğu gibi anlatabilirim.

Çok sevdiğim bir şarkı çalıyordu bambaşka bir sesten. Ben senin nanana dah şarkına eşlik ederek, her şeyin evet bildiğin her şeyin on numara olduğunu düşünerek dükkana girmiştim ki, şarkıyı duydum. Yıllar öncemden gelen, apartman boşluğuna bakan odamda dinleyip, yeterince ağlıyor muyum, diye elime aynayı alıp baktığım gecelerden bir şarkı. Yıldız Tilbe diye de bir abla var buralarda şimdilik Kurabiye, ve ben onu çok seviyorum, severdim, sevdim, seveceğim, Ve hatta insanlar ikiye bile ayrılabilir aslında; Yıldız Tilbe'yi sevenler ve Yıldız Tilbe'yi sevmeyenler. Sevmeyenleri sevebilirsin, onların içinde de iyi insanlar olabilir çünkü. Ama sevenlere anlatabilirsin, anlayacaklardır.

Eskilerden bir şarkıyı söyleyen gençten ve delişmence bir abla idi çalan. Ki dayın bana ilk CD'sini taaa uzaklardan göndermişti ben senlen ev hapsimin ilk aylarındayken. Çok hoşuma gitti bu şarkıyı yeni CDsine alması, dükkanın bangır bangır bunu çalması. Sen o anda arabandaydın, ama ben sanırım birazcık andan, senden, oradan kopmuştum. Kaçar mı senden, bastın yaygarayı gözlerini benden ayırmadan. N'oluyoruz dedin, o çocuk kim söyle, bile demiş olabilirsin, halbuki sorsan ben bile hatırlamıyorum kimdi neydi, varsa yoksa apartman boşluğuna bakan bir oda var aklımda, bir de delidolu bir kadın sesi patlayan duvarlarda.

Seni kucağıma aldım, sakinleştirdim, buradayım dedim. Sonra sana şarkıyı söylemeye başladım fona eşlik edip. Ruhum isterse gezinirim dipsiz uçurumlarda, aşk düzlükte yaşanıyor, düzlük tek aşkta, dedim. Dinledin, seni kendime bastırdıkça dinledin, sakinledin. Ben yine çok mutlu oldum o zaman. O şarkı orada çaldığı için, sen kucağımda olduğun için, sana sevdiğim bir şarkıyı söylediğim için, ve sen beni ben sana sevdiğim bir şeyleri anlatırken dinlediğin için. Aldık tabi CDyi çıkarken.

Bir güzellik, bir keşif daha var bugünden. Yeni pusete geçtin, artık ayaklarını sallayıp, etrafa bakabiliyorsun dolaşırken. Birkaçtır bızıklıyorsun pusette, kemer sıkıyor dedik, terliyor dedik, dedik de dedik. Ama bugün anladık ki, bizi görmüyorsun artık, yola dönüksün çünkü. Etrafı napıyım anam babam yoksa demişin, anlamamışız. Yemişim öyle yataklı arabayı, anamı görmeyince, ona bakıp nanana dahhhh diye bağıramadıkça, demişin görmemişiz. Biz eşekiz, sen adam et bizi.

Öptük seni banyolu, ve başparmak ayrı gezegen ayak uçlarından...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder