Yıl devirdiğin için bundan sonraki günler artıbirlerle gidecek, ha iki yaşı da devirirsin ben ve günlük o günleri görür mü dersen, bilemem. Onu o zaman düşünürüz. Biliyorsun ki ya da bileceksin ki, zaten uzun vadede hepimiz ölüyüz, o zaman günümüze bakalım. Falan filan oğlum, ağlamanla bölünen gecelerimiz çok olsun ne diyeyim.
Baban sana koştu ki ben yazını bitirebileyim. Rejim niyetiyle çıktığımız yoldan, kokoreç, midye dolma, midye tava, çöp şiş, kazandibi ve supangle ile döner gibi olduğumuz için, üzerine içtiğimiz yağ yakıcı çaydan beklentimiz yüksek. Senin de beklentilerin hep yüksek olsun, emi oğlum. Olmayacağı varsa bile, sen iste biraz. Sen ki, göle maya çalan bir hocanın memleketindensin, olacak o kadar.
Bugün, sen bir salıncağa enlemesine oturdun, güzelce yerleştin. Ben seni düz oturtmuştum halbuki, öyle keyiflendin ki, gülümsedin, mırıldandın, sağa sola döndün, Sonra baktın yanlamasına sığıyorsun, öylecene oturuverdin. Beni neden mi duygulandırdı, çünkü gün gelecek Kurabiye, oraya popon bile sığmayacak. Ve o günler aslında sandığımızdan çok daha çabuk gelecek, ve bana öyle geldi ki bu foturaf, senin kare aslarından biri olacak, dönüp dönüp bakmak, hatırlamak, şaşırmak, duygulanmak isteyeceğin, geçen yıllarda dayının yaptığı gibi "doğumgünü partimin afişi için şöyle minik bir foturafım yok mu yahu?" dediğinde eline şak diye vereceğimiz cinsten bişi gibi. Zamanın nasıl acımasızca geçtiğini senin de yüzüne vuracakmış gibi.
Sen şimdilerde, bir salıncağa yanlamasına sığıyorsun Kurabiye. Tüm park bir memleket oluyor o yüzden sana. Ben karşında yere oturuyorum, senin sesin yükseldikçe ben de yükseltiyorum, şarkına eşlik ediyorum. Yağmur taneleri üzerimize düşerken, bağıra bağıra sana, camdan bakan Arap kızının hikayesini söylüyorum. Çünkü gülümsüyorsun o zaman, her bir yan bir çift gülen göz oluyor başka bir deyişle. Huzurun yansıyor dört yana, yanımda mutlu halin asılı kalsın istiyorum anı defterinde.
Çekip gidicen yoksa uzaklara, dedenin deyimiyle. Başından kabul ettik onu biz zaten. Ama şu kollarımı arar halin, kucağıma ardılan zırıltılı gözbebeklerin, insanı nasıl denir, çok tatmin ediyor Kurabiye. Ben birileri için çok değerliyim dedirtiyor, ben birileri için çok ama çok lazımım, önemliyim dedirtiyor. Çok güzelim demek ki, bile dedirtiyor. İlişki memeden ibaret olsa da, tüm bir yolu, yokuş rüzgar demeden, kucağımda geçirmen, bacaklarını göbeğime iliştirmen, meme buralarda olsun da yerimizi bilelim, gerekirse evde emeriz demen, insanı ve o insanın hayatını güzel hissettiriyor.
Ve sen bunları hissettirirken, o salıncağa yanlamasına sığıyorsun. Unutma bu günleri olur mu, sen salıncağa yanlamasına sığarken, sana bağırarak şarkı söylenmesini, karşında dans edilmesini, salıncakta sallanmasını, balıklara bakmasını, kucakta gezmesini, yüzüne üflenmesini, ılık suyla seni yıkamamızı, "uyumadı gitti bacaksız..." dememizi, dedenin seni kaleye götüreceğini söylemesini, babanın dilini çıkarıp blublublu yapmasını çok seviyorsun.
O salıncak da bilsin, sen de bil bunları emi.
Öptüm seni zor dalan uykuna arkadaş göz kapaklarından...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder