14 Ağustos 2015 Cuma

Artıonikinci gün

Elim ermemiş yine Kurabiye. Halbuki sen artık, hoppidik yaparak, koltuğa tutunuyor ve ayağa kalkıyorsun. Yaptığına sen de seviniyorsun, bak n'aptm ben, der gibi bize dönüp bakıyorsun.

Seni görenler çok beğeniyor. Ne kadar güleryüzlü, diyorlar. Aah alsam gelicek, diyorlar. Gelir tabi, diyorum. Biz onu kucaktan kucağa gezsin; evi, etrafı hep hoş sohbetlerle kalabalık olsun diye doğurduk, çağırdık.

Daha da ne yazayım bilemedim annem bugün, utanmasan hop hop yürüyeceksin, az kaldı sanırım o günlerimize. Aynada sana bakıyorum, bildiğin sarı ya da hadi lop yumurta sarısı saçlı bir çocuk, kocaman gözlü, yuvarlak yüzlü, güldü mü kocaman gülen. Hadi gülmesinin ucunun kenarı belki benziyordur da, geri kalan hiç bir yerin benzemiyor be annem bana. Bugün kucağımda daha bir alıcı gözle baktım sana, bir sana bir ikimizi gösteren aynaya. Sonra sana sordum, "oğlum ben senin emanetçin miyim gerçekten? Desene bana bir?", ses vermedin, dudaklarını büzüp o meşhur üç numaralı gülüşünle güldün, olmayan bıyıkların altından.

Kendine benze en iyisi sen. Baban diyor ki, bana çok benziyor. Ben bir sana, bir ona bakıyorum o zaman. Bu çocuk bunca yakışıklı, hadi bakınca babasına da çok benziyor kabul, e kadın neden bu çocuk kadar yakışıklı görmemişin, ya da görmedin sanıyorsun bu adamı, diyor diyor bulamıyorum cevabını. Sen ne güzel şeymişsin diyorum bazen, önce sana bakıp, hakketten onunla benzer yanlarınızı farkedip. Yani şimdi, iyi bir şey mi dedim, kötü bir şey mi dedim, bilmiyorum. Sen anladın umarım.

Seni, banyolu ense kökünden öptüm bugün, geceler uzun, günler neşeli, avuçiçi kadar olan yürek huzurlu, kulaklar çın çın çınlayan gülüşün ve meşhur şarkın "na na na dah!" ile dolsun.

Yeniyetme annen,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder