22 Ocak 2015 Perşembe

Yüzyetmişüçüncü gün

Bugün deniz ve martı gördün Kurabiye. Yani bence gördün, gözüne güneş girdiği için sıkı sıkı kapamadıysan şayet.

Sonra bugün, bir taksi şöförünün de, minik bebeği olan bir babanın da birkaç saniye içinde nasıl çirkinleşebileceğini gördük, hem de biz taksinin içindeyken. Yani Kurabiyecim, her yan öfkeli insan dolu, sahile kadar yürümek ne kadar akıllıcaysa, dönüşte trafikte taksi yapmak o kadar kötü bir fikirdi ne yazık. Trafiğe gelemiyorsun, bu yanın hem takdir ettiğimiz, hem korktuğumuz bir yanın. Dünkü taksici dayanamadı, atladı lafa zaten, e büyüyünce napıcak, dedi. Bilmiyorum canımın içi. Buralardan uzakta, sakin sessiz minik bir yerde büyümenin bir yolu olsa keşke. Bakalım hayat, bu yolu sunacak mı bize.

Öptüm seni yanaklarından, banyolu koltukaltlarından, bezelye ayak parmaklarından...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder