3 Ocak 2015 Cumartesi

Yüzellibeşinci gün

Bugün önemli birkaç şey oldu. Öncelikle geçtiğimiz aylarda aldığım ve seni içine sokup haline güldüğümüz tulumu giydirdim bugün sana. İlk giydirdiğimizde bir korkuluğa benziyordun hafif, tulumun kolları, bacakları seni bir tur sarabilecek büyüklükteydi. Ve bugün gördük ki, tam sana göre olmuş tulum.

Bir diğeri, boynunu hafiften tutabildiğini gördüm seni kollarımda tutup, sana dans ettirirken müzikle. Bu sana belki küçük ama bize çok büyük adımlar dağıttı beni hafif. Zaman bu kadar çabuk geçiyor olamazdı, bu kadar çabuk büyüyorsan, biz de bu hızla yaşlanıyorsak, senin çok zamanlarını göremeyecek olmak düştü birden aklıma, saçımın tamamen beyazladığı. Geçenlerde dayın da demişti aynını, senin büyümen, bizim yaşlandığımızı gösteriyor ufaktan bize. Önünde açılan dünya, bize hafiften hadi ablacım, abicim yer açın biraz, diyor gibi. Tuhaf değil mi. Daha sen de belki baba, belki dede olacaksın.

Babanın üzerinde tırmanmaya başladın sonra ufaktan. Emeklemenin modern bir versiyonu gibi. Avuçlara sığan ayaklarınla destek alıp yukarılara atıyorsun kendini, gidemediğinde minik öfke nöbetlerine giriyorsun, memeyi tutamadığında girdiğin nöbetler gibi. Arada sesleniyoruz sana, asabi misin oğlum sen, ne tuhaf, halbuki ne annen ne baban hiç asabi değil, deyip gülüyoruz sonra. Armut dibi olmasın huyun suyun, olur mu. Anadan babadan siniri alma. Unutma, anadan insani, sosyal yönleri, babadan teknik yönleri alacaksın. Tersi, tersi bir doğa felaketi, çok hektar bir ormanın yanıp kül olması gibi adeta.

Komik bir foturafını etiket yaptık babanla. Bastırıp sana saklayacağım bu halini. İleride çok ileride, kravatlı böyle ciddi bir adam olursan bir doğumgününde ofisini bu foturafın büyük haliyle basıp sana süpriz yapabiliriz. Unutulmaz bir anı olur herkese.

Saçımı kestirdim bugün ben, fön de çektirdim. Seni hiç doğurmamış gibi oldum, sonra evde koluma taktım seni, çok yakıştın bu halime de. Ve hatta diğer kolum boş kaldı, dedim buraya da bir tane lazım. Sen takkeli hacı amcaydın bugün babanın tabiriyle. Ben Nikita'nın yandan hafif yemişi, takıldık yanyana.

Dayı geldi Ankara'dan. Büyümüş gördü seni üç dört günde. Bazen durup durup aniden hop büyüyorsun. O dönemlerden biridir belki.

A, harika haftanda uçak olmayı sevdiğini okuduk. Tabiri doğru mu anladık, emin değiliz. Ama seni çeşitli şekillerde uçak yapıyoruz, daha da yaparız herhal üç beş şekil. Eğleniyoruz anlayacağın seninle Kurabiye. Sen de eğleniyorsundur umarım.

Huzurlu uykuların, kolay gazların, bol kakaların olsun annem....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder