14 Şubat 2016 Pazar

Artı yüzdoksanüçüncü gün

Sevgili Kurabiye,

Bugün Sevgililer Günü. Aslında bunu anlatmayacaktım ama hadi bundan da bahsedeyim okuyan okumayan birkaç göz ve kulak için.

Çiçekçilerin bayram ettiği gün bugün, ben de mutlu oldum ne yalan söyleyeyim, baban rengarenk bir demet ve ben çok sevdiğim için fırından alınmış pide ile gelince. Her kadının kalbine giden yol midesinden geçmiyordur belki amma, benimkini oralara çok yakın bir yere koymuşlar, yapacak bir şey yok.

Biz bugünün vesilesini daha erkenden yarattık kendimize. Ve sen birkaçıncı rakılı mezeli gecene geldin bizimle. O kadar gürültülü bir yerdi ki, uyumayı denesen de olmayınca zorlamadın. Ama ağlayıp bize de zehretmedin geceyi, on numarasın çünkü sen. Yani aynı gece üzerime işemiş de olabilirsin ama on numarasın oğlum sen. Gecenin bir saatine kadar bana rakı içirdiğin, meze yedirdiğin için, kendi yemeğini usluca yediğin için, kucağıma yalın ayak aldığımda seni, elini saçıma doladığın için, salla başını deyince deli deli salladığı için başını, babana babba bana nenne dediğin için, gelen geçen sarhoş amcalar yanağından makas alırken gülümsediğin için bir tanesin sen.

Sonra gençce bir çocuk seni sordu, "çok tatlı, senin mi abla?" dedi bana. "Benim" dedim senin gibi gülümseyip.

Mekanda, yorgun, berduş ve çişli pantolonlu halime bakıp "on yıl önceki kadar güzelsin sen" dedi baban bana. Aslında tam öyle olmadı, yani öyle başlamadı konuşma. Ben rakıyı, şalgamı görünce içlendim, sen de kucağımda sessiz sadasız durunca muhabbete girmenin tam zamanı oldu. "Ee" dedim, "Hayat memat nasıl, de bakalım..." "Mutluyum" dedi baban, bir kerede, pat diye. Hayranım bu direkt ve kendini bilen haline. Adam mutlu, o kadar... "Ya sen..." dedi sanki, ben bir bulutlandım, mutsuz muyum yok değilim, "Ben de mutluyum, ama çok kolay mutsuz olabiliyorum" gibi düşündükçe çok saçma gelen şeyler söyledim.  Ama sanki yine aniden "ben mutluyum kardeşim!" dese yine aynı şeyi derim gibi geliyor, tuhaf... Neyine mutsuz oluyorsun ki kadın, dedik içimizden dışımızdan. Kurabiye annesi işte, dedik bağrımıza bastık sonra.

Bu sabah var işte sonra, pide var, simit var, rengarenk çiçekler var. Yeşil örtü üzerinde kırmızı puanlı sofra var. Enfes kahvaltıya eşlik eden sen varsın etrafta dolanan. Çok güzel oldu resim. İyi ki geldin şenlendirdin evimizi, iyi ki babanın huzurunu aldın, iyi ki çoğalttın içimizi dışımızı, iyi ki yumuşattın beni, dolu dolu güldürdün, babana daha güzel bakmama vesile oldun, daha da saygı duymama. Onun kadar uyumlu, mutlu, huzurlu bir çocuk olup, benim gibi sokak seven bir yaratık olunca efl oldun oğlum sen. Sırtın yere gelmez Allah'ın izniyle.

Öptüm kakalı popolu, kakalı poposunu parkta piknik masasında temizleten şarkılı türkülü çocuk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder