28 Haziran 2015 Pazar

Üçyüzyirmisekizinci gün

Bir haftadır yazmıyormuşum Kurabiye. Yine hayatın koşturmacasına, kovalamacasına yenildim sanırım. Sen yenilme, derdim amma sen de yenilicen annecim. Bizi ara, bir sor diye beklerken, unutmuş olucan, elin ermicek falan filan sanırım.

Şimdi de bir bir sayıyorsun gecenin bir saati, baban oyalamaya çalışıyor seni emzirme öncesi, ben de ilaç sonrası emzirme öncesi altın on dakikayı ihmal ettiğim günlüğünü tutarak değerlendirmek istedim.

En bariz gelişmemiz, artık bildiğin oturuyor olman, çok şaşırtıyor bazen beni oturman, her bebek yani her insan evladının bu evresi için beklenen bir adım olabilir ama beni bildiğin aptal ediyor oturabildiğini görmek, nedense oturamayacak olmandan mı korkuyordum nedir, basbayağı oturuyorsun işte. Kumda, Antalya'da bu kadar iyi değildin sanki, ya da farkedemişim. Bence o kadar çok kuma yüzüstü düşünce öğrendin bir daha olmasın diye, bilir bilmez iyi bir şeyler etmişiz sana.

Onun dışında, dayın geldi gitti demiştim sanırım, çok taş foturafların çekildi yine, birinde sen ben uçuyoruz ki sorma gitsin. Babanla da pek afili hallerin var, bana halen benzemiyorsun, bakıcı, bebek yavuklusu gibi gibi bilimum isim verilebilir bana senin yanında.

Dişlerin iki etti, kayısıdır, salatalıktır çok komik kemiriyorsun, geçen gün kabak sote bile tattırdım ki bence bunun bir sonraki aşaması et sote yemen olacaktır.

Ağladığın için mektubumu burada kesiyor, seni ağlayan gözlerinden öpüyorum.


NOT: Sen cor cor ağlayınca, ta aylar önce hissettiğim hayatın, hayatımın anlamsızlığı geldi çöktü üzerime yine. Aynı karanlığı gördüm kendimde bir iki dakika, baban geldi yokladı sezdiğinden durumu, iyi misin, dedi, iyiyim dedim. Değildim, anlamış çikolata getirmiş sağolsun. Ne kolay çıkıyorum zıvanadan bazen derdim amma, pek de kolay olmadı sanki be Kurabiye.

Dışarı çıkmıştım dört saatliğine bugün, karşılığı dönüşteki dört saati sen ve ev işi dışında hiçbir şey yapmayarak geçirdim. Onun diyeti bu mu, yoksa bu yüzden mi sokaklara atıyorum kendimi bilmiyorum.

Bir kardeşin olmasını istediğimden eminken, seni artık gecenin on'unda artık uyu diye emzirirken, yok be ne kardeşi bir daha mı yok, bu bile harcın değil baksana, dedim durdum. Ki tanıyorum işte bu halimi, ilk aylarımda böyle bir anneydim evde ben. "çok tatlı bebek var, verelim?" moduna pek kolay geçiyordum. Ki bir gün baban eve geldiğinde, n'aptın bugün dediğinde, "bugün sadece Kurabiye bir gün daha büyüdü" diyebilmiştim. Neyse, kötü değil iyi anıları hatırlayalım büyütelim. Bu notu da burada bitirelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder