10 Haziran 2015 Çarşamba

Üçyüzonuncu gün

Sevgili Kurabiye,

Bugün nispeten güzel bir uyku uyuman yani uyumamız için seni gezdirip, açık havada birkaç kez uyuttuk, bakalım doğru mu ettik. Bu satırlar sen uyurken yazıldığına göre, fena yolda değiliz belki de.

Bir fotoğraf sergisi gezdik bugün. Yani sen gezdin sayılmaz çünkü uyuyordun. Çocuklarla ilgiliydi. Çocuk yaşta olup adam yaşında işleri yapan, anneleriyle sokaklarda yaşayan, çalışan çocukların fotoğraflarıydı. Çok güzellerdi bir kere, önce fotoğraflara vuruldum. Sonra fotoğraftaki çocuklara, sonra ilerledikçe çok acılaştı fotoğraflar, yaralı yüzler, soğukta donan parmaklar, ayakkabı yapan minik eller, çamurdan vazo yapan bacak kadar çocuklar, bir sandöviçi paylaşmak için bakışan gözler, kocaman adama gelin giden, gözündeki kalemi akmış minik kızlar vardı. Sokakta müzik yapan minik çocuklar vardı coşkuyla, yalın ayak zıplayan çocuklar vardı.

Gözüm dolmadı dersem yalan olur, doldu dersem de ne sulugözmüşün beya, diyebilirsin. Ama hep senden ötürü oldu, yanımda sen olunca, o fotoğraftakilerin çocuk yaşı daha bir göründü gözüme. Sokakta görüyorum yoksa bazen benzer çocuklar, ama geçip gidiyorum çoğu zaman. Ama onlar çocuk, çocuk yaşta kocamanlar. Oyun oynamak yerine çalışıyorlar, üşüyorlar, otobanda duran arabaların camına uzanıyorlar bir şeyler satmak için, kız çocuk olanları var onların. Arabanın birinden bir el uzanıp atabilir arabaya her birini. Kır saçlı amcaya gelin giden kırmızı duvaklı kız var gözlerinden akan kalemi gördüğümüz, hayali bu olmasa gerek hiçbirinin. Yüzlerinde isyan, kızgınlık yok hiçbirinin. Hayatı geldiği gibi kabul etmişler gibi, geldiği gibi demesek de isyan etmemişler, anaya babaya, kadere isyan etmemişler, etseler de içlerine gömmüşler gibi. Her yanımız öyle çok acıyla dolu ki çoğu zaman, hem değer bilmek hem el uzatmak istiyor insan elinden geldiğince.

Kabardı yine içimde bir yerler, du bakalım neye varacak. Ben senin bir sürü çocukla beraber büyümeni istiyorum aslında, daha doğrusu ben bir sürü çocukla beraber olmak istiyorum. Hi, Amerika'daki cimcime teyzenin tabiriyle hayalimi deyivermiş oldum bak burada, o bana defterler alıyordu hayallerim için, ben de yazmayıveriyordum oluvermez diye. Ama belki de oluverir, değil mi...

Öptüm seni uyuyan ayak uçlarından. Sergiden bir fotoğrafı ekliyorum, dokunsa da gülümsetiyor insanı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder