21 Mayıs 2015 Perşembe

İkiyüzdoksanbirinci gün

Bu, aslında dünün yazısı olacaktı. Şimdi biraz dünden, biraz bugünden alacak.

Hayat abla dedi ki, saat beş gibi bızıklamaya başlıyormuşsun, beni özlüyor, beni arıyormuşsun. Hadi ya, dedim, vallaha dedi. Seviyormuşsun beni. Sonra Lütfiye abla, ben eskiden Kurabiyesiz napıyormuşum bu evde, dedi. Herkesler hayran sana. Bebek olduğundan mı, sen olduğundan mı emin değilim. İkisi de sana yarıyor nasılsa, ne güzel değil mi.

Sonra düne gelelim. Dün işte kendi çapında berbat bir gündü türlü açıdan Kurabiye. Annen uzun süre sonra birçok ipsiz sapsız şeyden tiksindi yine. Sen olmasan dün akşamın hakkı birkaç bira ya da rakılı bir yemekti. Ama sen vardın, seni sarmak, seni emzirmek vardı. Ve dün o kadar tuhaftı ki, ben senin olduğunu unuttum. Sana süt sağmayı, sağdığım aleti yıkamak için getirmeyi, seni aramayı, kameradan sana bakmayı unuttum ben. Hayvansın sen, dedim kendime. Hayvanlar arasında kala kala hayvan olmuş bir zavallısın, dedim. Baban sükunetle karşıladı yine durumu. Zaten dünya yansa benim tarafta, adam sakin maşallah. Belki de bu lazım sana, bana. Ya da en çok bana, sen de çok sakin olucaksın belki de. Sonra ağlattım bir ara seni, burnundaki sümüğe asıldım var gücümle, yoğurtlarını tutturamamıştım zaten yine, o sümüğü alsam iyi olacaktı, en azından onu becerebilsem. Ağlamaya başladın canın yandığından. Baban kucakladı aldı seni elimden. Ben de ağlamak istiyorum, diye koştum içeri, doldu gözlerim ufaktan. Çirkin bir gün kötü bir geceye açmıştı kollarını kendi çapında.

Seni unuttuğum ilk ve son gün olsun istedim Kurabiye. Dışarıda irili ufaklı türlü iğrençlik var, kurtlar var, tilkiler var, kirpiler var annem. Hem de sana anlattığım masallardaki gibi senin arkadaşın olan cinsten değil bunlar. Sen onca dudaklarınla gülümsemeye devam et ki, ya da ben üzgünken "sende bir tuhaflık var" bakışınla bana bakmaya devam et ki, unutmayayım kim olduğumu.

Çok üzecekler seni de annem, hele benim gibi arada çok takılacaksan küçücük şeylere bile, bir bidon benzinle yakmak isteyeceğin çok adam olacak. Bir sonuç cümlesi bulamadım bak buraya. Sev onları, diyemeyeceğim. Boşver, diyemeyeceğim. Yak hepsini, de diyemeyeceğim. Olacak hepsi Kurabiye, hep ettiğim duadaki gibi, Allah hepsine dayanma gücü versin hepimize. Seni bize, bizi sana emanet etsin, yaslandırsın.

Uykuların güzel, ömrün huzurlu olsun annem...

Ha bir de bugün parkta "adın ne bakalım" dediğimizde "napıcan?" diyen yerden bitme haydutlar etrafında az olsun bal oğlum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder