Sahile indik seninle, yine öyle anlayışlı uyumluydun ki, caddenin kalabalığından, en sevdiğim ucuz yemek olan kıymalı kır pidesi ve ayran ikilisini almamıza izin verdin, sahilde bankta yememe izin verdin, sonra denizi gördüm, sen de gör istedim. Martılara ve denize baktık seninle, bir şeyler söyledin onlara. Biz bunu çok seviyoruz bak, dedim sana, denizi sevmeni çok isterim. Banyo yaptığın küvetin kocamanı gibi düşün bir nevi. Sonra sahile bir abla geldi, denize doğru oturdu. Rica etmeliydim ona, böldüm gününün belki de en güzel keyfini. Pardon bizi çekebilir misiniz, dedim. Belki de büyüdüğünde burada deniz olmayacak, görsün bu hallerini, hatırlasın, dedim. Sesim titredi sonra yine, bu hormonlar ya da ne bileyim neler, mahvediyor bazen tüm ciddiyetimi. Seni, senin geleceğini düşündükçe bazen çok kolay doluyor gözüm.
Sonra banka geri döndük, bi şarkı dolandı dilime, onu açtım dinledik. Şarkıyı buraya koysam bile kalkar sen okuyana kadar, iyisi mi sözlerini de yazayım:
Senin küçük bir elvedan böyle büyük bir aşkı bitirebilir mi,
Ne sanıyorsun.
Bazen Kanlıca sahili, bazen yalnız Kızkulesi
Yani sen İstanbul'sun...
Senin küçük bir elvedan böyle büyük bir aşkı bitirebilir mi,
Ne sanıyorsun.
Bazen bir kaldırım taşı, bazen bir sokak çalgıcısı
Yani sen İstanbul'sun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder