2 Nisan 2016 Cumartesi

Artıikiyüzotuzdokuzuncu gün

Bir ay yazmadığım ya da yazamadığım hiç olmamış. Mesafe girdi günlükle arama. Kendince oldu bişiler arada derede. Elim gitmedi buralara, neyi nasıl yazacağımı, sana iz düşüreceğimi bilemedim diyelim. Şimdi de sökük dikmeyi deneyelim.

Sen büyüdükçe daha tatlı bir şey oluyorsun. Bir gün adam gibi göremeyince özletiyorsun kendini. Her ne kadar baban, dayınla başbaşa tatile gitmeme prensipte izin vermiş de olsa, bu ayrılık beni biraz bozar gibi geliyor.

Bu sabah, seni yataktan aldım, sardım sardım. Hayat abla baktı noluyor diye, dün akşam göremedim de özledim, dedim. İşime mi geliyor gezmek tozmak, sabahları da az sonra zaten seni teslim edeceğimi bilip sarmalar, bilmiyorum. Bazen gezmem, bazen gitmem gerekiyor, onu biliyorum. Dün de öyle akşamlardan biriydi.

Ananaslı kek yapabilen ve bir gün mutlaka Avustralya'ya gidecek abi çok iyi geldi bana. Gezdik, tozduk, içtik, konuştuk, dinledik. Kendi kendime ara ara düştüğüm yerden, kalkmama yardım etti. Yardım edeceğinden, daha doğrusu herhangi bir kimsenin o an, o gece bana yardım edebileceğinden emin değildim. Ama oldu işte. Şükran duymak ve gülümsemek için bunlar hep sebep...

Sana dönersek yine, Meeeeeeet diye bağırabiliyorsun. Çok ama çok güzel dans edebiliyorsun. Plak ve pikap hastasısın, sahaf neyin bulunca alıveriyorum sana plak, anlatacak kadar yüz bulduğum sempatik satıcılar olursa, şey bizim oğlan plakla oynuyor da, ondan alıyorum, diyorum. Biraz komik ama samimi oluyor. Ya da öyle sanıyorum.

Ben mi, ben her zaman iyi değilim. Neden böyle dediysem peşin peşin, ne bileyim. Ama sen, babanın en almanı istediğim ve aslında beni belki çoğu zaman en çok hasta eden yanlarını almışın gibi geliyor. Kendinden, kendiliğinden çok memnun bir adama benziyorsun. Yani böyle dünya yansa sırtın yere gelmez gibi, hani ne bileyim, benim gibi, dayın gibi buluttan nem kapmazmışın gibi. Aman öyle ol, dünyanın derdi çok, sen kendine yenilerine çıkartmakta baban kadar ketüm ol, ama annen kadar da mücadele etmesini bil gerektiğinde, olur mu. Yani inşallah.

Özetle, olan bitenler şunlar ki, büyüyorsun. Büyüdükçe daha ama çok daha güzel oluyorsun. Seninle sanırım Katmandu'ya gitmek istiyorum. Evet, yapalım bunu, olur mu.

Öptüm tombik yanaklarını, minik kulaklarını...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder