23 Nisan 2016 Cumartesi

İkiyüzelliyedinci gün

Sevgili Kurabiye,

Sen bir asabisin bu ara. Hem neşeli, hem de asabisin. Seninle İzmir'e gezmelere gittik biz. Amerika'dan gelmiş mini mini bebişi sevdin sen, kediler sevdin, yandan yandan güldün kısa saçlı ablaya...Havaalanlarında, kocaman yerlerde deli deli koştun durdun.

Asabiyetin biraz gezmelerle ilgili sanki. Ne zaman eve girsen, ya da bence gezme arkadaşı olarak bellediğin benden uzak olsan, o zaman basıyorsun yaygarayı... Hani gezmek diye tutturup, sokağa çıktığında alkış yapmıyor musun, göğsüm kabarıyor ne yalan diyeyim. Anasına çekmiş diyorum.

Tüm bunların yanında, büyümüşün yine kaşla göz arası sen. Çatalla, yani bildiğin normal çatalla çilek yiyebiliyorsun mesela. Kaşığı ağzına götüremeyen adam, şimdi öyle dişli dişli çatalları soku soku veriyorsun ağzına tu tu maşallah...

Lokum oldun yani aslında Kurabiye.

Öptüm seni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder