23 Kasım 2015 Pazartesi

Artıyüzonbirinci gün

Sayende neredeyse bir yaş daha büyüdük Kurabiye. Sen abi oldun; hem sünnet, hem yumurtalık indirme hem kist alma operasyonlarını iki saat gibi bir sürede geçirerek, bildiğin abi oldun. Sesin kalınlaştı, bağırışların ve alkışların bir değişti, sana bir haller oldu, ayakta duruşun kendinden daha bir emin oldu. Bu travma bizi yaşlandırdığı gibi, sana yakıştı bi şekilde.

Ananen, deden, babaannen, diğer deden ve dayın koştu geldi yanına. Hangi anıları çekip almak istiyorum buraya anımsa diye, emin değilim aslında. Kötü olan ne varsa es geçmek istiyorum bazen. Ama giydiğin ameliyat önlüğünü, kafana geçirdiğimiz galoşu, asansörde damar yoluna akıtılan narkozla kısılan gözlerini, kahkahalarını, bana neler oluyor diye çığlık atmanı, kollarımda giderek halsizleşmeni, sen halsizleştikçe ağırlaşan kollarımı sıkı sıkı tutan babanı, ameliyathane girişindeki basamağı görmeyip yere düşeyazmamı, sana bişi olmasın diye bi şekilde sana yastık olmaya çalışmamı kendim için mi, senin için mi anlatıyorum, bilmiyorum.

Neticede, o ameliyat önlüğünü, etinden et koparan amcanın kopardığı deri parçasını, gördüğünde korkudan bağırdığın sünnet şapkanı ve Maşallah yazını saklıyoruz senin için. Sen artık daha iyisin. Sen iyi olunca biz de daha iyiyiz.

Alt değiştirmeler bir kabusa dönüyordu birkaç gündür, Hayat Abla'ya dedik, sen tek bakamazsın ondan biz de bugün seninleyiz evde dedik. Bizi izle bak iki kişi anca böyle değiştiriyoruz altını, dedik. Hm, dedi, ha dedi. Bir sonrakini kendi başına değiştirdi. Sonra bana geldi usulca, sizi iki kişi çullanınca üzerine, ondan korkuyor birazcık, dedi. Bu defa ben ha, ho demeye başladım. Vecize gibi konuşmuştu kadın yine.

Bunu bir de aylar önce yapmıştı. Sen her ağladığında biz onlarca şey düşünüyorduk. Ben, seni özellikle erken doğurduğum için beni sevmediğini, baban ateşin olduğunu, ananen cinlerin filan seni bastığını, deden hiperaktif olduğunu, babaannen ise anneni istediğini düşünüyordu, düşünüyorduk. Hayat Abla ise "bebektir, ağlar" diyordu. Ho diyordum yine, bebeksin annem be sen. Bebeksin, ağlamak, gülmek hep sana. Her ne kadar beş yerinden seni kesip biçmiş olsalar da, bebeksin sen. Her birimizden daha dayanıklı, daha heyecanlı ve daha neşelisin. "Değme acı komaz bize" halindesin.

Sen minik boylu bir abide gibisin. İnsana gücünü ve yaşama sevincini hatırlatmak için dünyaya gelmiş gibisin. Güzel uyu güzel çocuk, ellerini ellerime vurmaların çok olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder