22 Ekim 2015 Perşembe

Artısekseninci gün

Düzenli yazma dürtümü kaybetmiş gibiyim. Belki de gecede üç saat gördüğümdendir seni. Bazen bensiz, öyle kendi halinde büyüyormuşsun gibi geliyor. Çalışan anne tripleri mi acaba bunlar. Neyse biz yine de tarihe not düşelim.

Şu aralar, itmeli fil arabanı sürebilmek için pıtır pıtır yürümeye çalışıyorsun. Bugün beni fil arabayı iterek karşıladın. Ayakkabıların nerde, deyince eğilip gösteriyorsun filli ayakkabılarını sonra. Domatesi ve salata suyunu çok seviyorsun. Üzümleri mıncıklayıp atmayı, salatalıkların hepsini bir kerede ağzına sokmayı seviyorsun. Ben sana usulca "aaaaaa" dersem sen var gücünle bağırman yani çığlık atman gerektiğini biliyorsun, ve senle ben böylece çok eğleniyoruz.

Sonra, memelerimle artık pek ilgilenmiyorsun. Başka kadınların zamanı mı geldi, senin için biçim mi değiştiriyorum bilmiyorum. Ama sana süt çıkarmadığında, sen onları haşırt diye ağzına almadıkça hafif bir işlev eksikliği hissetmiyor değilim. Alışırım herhalde. Gece yarıları gözün kapalıyken emiyorsun beni, ama öyle böyle değil, çekiştire çekiştire, yani orada bir insan evladı, ve hatta annen varmış gibi değil de hırsla bişiyi kopartmak için çekiyormuşsun gibi. Sonunda da pat diye bırakıyorsun beni, senle işim bitti çekilebilirsin, der gibi. İyi peki, diyorum ne diyeceğim. Öyle garip bir ilişki.

Herhangi bir yerde henüz değinmedim sanırım ama küçük bir operasyon geçireceksin yakında, onun için iğne olmaya başladın. İğneci teyzeyi artık gayet iyi tanıyorsun, teyzecik kapıda belirdiğinde, Karadeniz'de fırtına kopuyor, yüzünden anlayabiliyoruz. Aslında güleç, tatlı bir teyze, ama sanırım sen onu hiç öyle göremeyeceksin.

Hatta o teyzenin senin ve benim için bir önemi daha var. Sen henüz karnımdayken, ancak seni orada tutmaya devam edebilip edemeyeceğim belli değilken, kanamalarım dursun sen de içeride takıl diye dualarla bana da iğne yapıyordu o teyze.

Öptük seni sağa sola döne döne daldığın uykuların en tatlı, en kuytu yerlerinden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder